İşte artık üniversiteliydim. Bütün o testleri, sınav baskısını, yarış atı modunu ardımda bırakmıştım. YTÜ’ye gelmiÅŸ hızlı çekimde hazırlığı sınavla atlamış direk bölüme baÅŸlamıştım. İyi halt etmiÅŸim ; hiç arkadaşım olmadan bir anda bölümdeki derslerle boÄŸuÅŸmaya baÅŸlamanın bu denli zorlayıcı ve sıkıcı olacağını nereden bilebilirdim ki?! Daha okuldaki ilk haftam olmasına raÄŸmen ikinci hafta için bir sürü ödevim olmuÅŸtu ÅŸaka gibi. İnsanlar üniversitede pek de arkadaÅŸ canlısı deÄŸil gibi gelmiÅŸti bana bir de, ki bu benim için inanılmaz ürkütücü bir ÅŸey. Ben ki dizilerdeki filmlerdeki o harika dostluklarla, maceradan maceraya koÅŸan birbirini koruyup kollayan arkadaÅŸ gruplarını izleyerek büyümüÅŸ bir insanım, bu kabul edilebilir bir durum deÄŸildi olamazdı. Bayağı hayaller-hayatlar capsleri gibiydi durum özetle. Kendi ilgi alanımla, içerisinde yer alabileceÄŸim bir okul kulübü aradım harıl harıl ilk hafta. Ve iÅŸte oradaydı ; ‘ YTÜ Sinema Kulübü ‘.
Ben İç Anadolu’nun küçük bir ÅŸehrindeki yatılı okuldan gelmiÅŸ birisiyim. Bizim haftasonuları yapabileceÄŸim yegane aktivite; sinemaya gidip ardından yemek yiyip sohbet etmekti. BaÅŸka bir aktivite olmayınca vizyona giren ne kadar film varsa hepsini izliyorduk haliyle. Sıradan hayatımıza renk katan, farklı kapılar açan, hayal dünyamızın yapıtaşı bu sektör ne kadar büyüleyici ne kadar yüce bir ÅŸeydi size anlatamam.
Test çözmek, film izlemek, kitap okumak, müzik dinlemek… Tam anlamıyla 21. Yüzyılın etobur bir tüketicisiydim. Åžimdi üniversiteye gelince bir anda benden beklenilen, üretim sürecine adapte olmamdı ve tökezlemem o kadar acıklı ve bir o kadar da doÄŸaldı. Bütün bunlar olurken nefes alabileceÄŸim, kendimi aralarında rahat hissedeceÄŸim, içerisinde var olabileceÄŸim fikir beyan edebileceÄŸim tek sosyal çevre sanırım Sinema Kulübü’ydü.
BildiÄŸiniz üzere okulun ilk haftası kulüplerin stand günleri oluyor. Bir cesaret Sinema Kulübü’nün standını buldum. Acayip içten konuÅŸan bir kız vardı kendim gibi sıcakkanlı insanları görünce baÄŸlanıyorum arkadaşım ben direk. AnlaÅŸtık konuÅŸtuk ilk hafta ‘Uykusuz’ diye bir etkinlikleri varmış gel dediler okulda film izleyerek sabahlayacağız dediler. E daha ne olsun benim gibi bir insan baÅŸka ne isteyebilir ne bekleyebilir bir kulübün baÅŸlangıcı için.
Okuldaki ilk haftamı tamamlamış büyük bir heyecanla biraz da endiÅŸeyle Cuma günkü ‘Uykusuz’ etkinliÄŸine gitmiÅŸtim. Herkes birbirini tanıyor gibiydi arkadaÅŸ grubuyla gelmiÅŸti millet; bir ben yalnız ve yabancıydım sanki. En arkaya köÅŸeye geçtim uslu uslu oturdum. Sonra filmleri seçtik ve o kadar baÅŸka baÅŸka filmler seçmiÅŸtik ki Budur! dedim ya. Sonra film aralarında, kulübümüzün o zamanlar marjinal bir baÅŸkanı vardı onun dürtmesiyle ‘kalk kız koltuk hava alsın git insanlarla sohbet falan et’ demesiyle insanlarla kaynaÅŸmaya baÅŸladım. Filmler üzerine muhabbet ediyorduk ve gayet keyifliydi. BaÅŸka bölümlerden insanlarla sohbet etmek de biraz olsun bölümümün standart muhabbetinden kurtulmamı saÄŸlamıştı. Bir film, iki film, üç film, dört film derken sabah oldu ama biz doymadık film izlemeye. Marjinal baÅŸkanımız biz film izlemeye devam etmek isteyen 6-7 kiÅŸiye anahtar bırakıp baya gitti sahile.
Hiç tanımadığım insanlarla sabah sabah film izlemek ayrı bir güzeldi, iÅŸimiz bittikten sonra etrafı kendi odamızcasına toplayıp bırakmamız o sahiplenmemiz ayrı bir ilginçtti, BeÅŸiktaÅŸ sahiline inip simit-peynir-çay la o manzaraya karşı kahvaltı yapmak baÅŸka bir güzeldi, sinema, felsefe, siyaset, sosyoloji derken saatlerce orada sohbet etmek paha biçilemezdi.
Artık yadsınamaz ve geri dönüÅŸü olmayacak bir ÅŸekilde YTÜ Sinema Kulübü’nün bağımlısı olmuÅŸtum. O gün bu gündür birçok arkadaşımla bu kulüp sayesinde tanıştım, birçok etkinliÄŸe bu kulüp sayesinde gittim, birçok farklı tecrübe edindim. Velhasılıkelam ; güzeldi yahu ve bu sadece baÅŸlangıçtı…