Subat

22Sbt(Sbt 22)15:00MAN WITH A MOVIE CAMERA (KAMERALI ADAM, 1929)15:00 Davutpaşa Kampüsü Cep SinemasıEtkinlik Tipi:Gösterim Haftaları,Haftanın Gösterimleri

Etkinlik Detayları

Sovyet Montaj Sineması olarak adlandırılan ve sinema tarihinin önemli duraklarından biri olan bu dönemi ortaya çıkaran tarihsel sürece baktığımızda, 20.yüzyılın ilk yıllarında sanat dünyasında görülen hareketli, yenilikçi, deneysel sanat ortamının etkilerini ve Sovyetler Birliği’nin kuruluş yıllarının hareketli politik ve kültürel atmosferini görürüz.

 

Montaj kavramı, bu dönemin Sovyet sinemacıları tarafından sinemanın yaratıcı gücü olarak kabul edilmiş ve her bir yönetmen, kuramcı tarafından kendilerine özgü bir şekilde ele alınıp, uygulamaya geçirilmiştir. Nilgün Abisel, Sessiz Sinema adlı kitabında sinemada montaj kavramını şöyle açıklamaktadır:
 

Makine parçalarının bir araya getirilmesi demek olan montaj, Fransızca’dan gelen (montage, montere) bir sözcüktür ve Sovyet sinemacılar aracılığıyla sinema terminolojisinde özel bir anlam kazanmıştır. Montaj, filmin öyküsünü anlatmak üzere yapılan çekimlerin, ayıklanarak seçilmesi, olay örgüsüne uygun biçimde sıralanarak düzenlenmesi, devamlılığı ve görüntülerin etkisini sağlayacak biçimde birbirine eklenmesi demek olan “kurgu”dan (editing) farklıdır. Kurgu sinemaya özgü teknik bir işlemdir ve hemen hemen her film kurgu aşamasından geçer. Montajdan söz edildiğinde ise çekimlerin yan yana getirilmesi işleminin, öykü ve onun akışıyla ilişkisi olmadığını görürüz. Burada amaç, özel olarak seçilmiş parçaların “yan yana geliş”inden ortaya çıkan ve parçaların kendi başlarına içerdikleri anlamdan farklı olan yeni, özgün bir anlamı, duyguyu ya da düşünceyi yaratmaktır. Bir montaj ayrımının tamamı, onu buluşturan çekimlerin anlamlarından bağımsızlaşmış, başlangıçta birbiriyle ilgisi olmayan parçalarla özgün bir yapı kurulmuştur. Sovyet sinemacılara göre, sinema sanatındaki yaratıcılık da burada yatar. Kurgu işleminin farklı bir amaçla, gelenekselleşen filmsel anlatım biçiminin kuralları dışında kullanılmasıdır (Abisel, 2014: 170).

 

1920’li yıllarda etkin olduğu gördüğümüz bu dönem; 1930’lu yılların Sovyetler Birliği’nde deneysellik, yenilikçilik yerine geleneksel ve sosyalist gerçekçi bir sanat politikası güdüldüğünden etkinliğini yitirmiş, gözden düşmüştür.

 

Bu dönemin öne çıkan isimleri arasında Sergei Eisenstein, Dziga Vertov, Lev Kuleshov, Vsevolod Pudovkin, Aleksandr Dovzhenko sayılabilir.

 

Saat

(Persembe) 15:00

Yer

Davutpaşa Kampüsü Cep Sineması

X