II. Dünya Savaşı sonrası İtalya’da Hollywood’a ve İtalya’daki ‘beyaz telefon’ filmlerine tepki olarak ortaya çıkan “İtalyan Yeni Gerçekçiliği”, seyircide bir gerçeklik hissi oluşturmaya ve nesnel bakış açısı yaratmaya çalışır.
Akım, star sistemini reddetmiş amatör oyuncularla çalışıp, gerçekçiliği daha iyi yansıtmak için, sinemayı stüdyodan çıkarıp sokağa indirmiştir. Büyük prodüksiyonlardan uzaklaşıp el kamerasıyla gerçek mekanlarda çekimler yapılmaya başlanmıştır. Sokağa inen ve gerçek insanlarla çalışılmaya başlanmasıyla sinema bireyci olmaktan çıkmış ve yoksulluk, savaş, siyasi düzen, ekonomik eşitsizlik gibi toplumsal sorunlara yönelmiştir.
Hafta içerisinde;
Visconti’nin belgesel diye başlayıp kurmacaya çevirdiği, toptancılar tarafından içinde yaşamak zorunda bırakıldığı ağır koşullardan bireysel çabalarıyla kurtulmaya çalışan bir balıkçı ailesinin çırpınışları ekseninde yöre halkının yaşamını anlattığı “La Terra Trema(1948)” ;
Senaryosunu Cesare Zavattini’nin yazdığı, yönetmenliğini Vittorio De Sica’nın yaptığı, emekli bir devlet memurunun ev sahibesi tarafından evden atılmakla tehdit edilmesini ve bu soruna yönelirken ülkenin ekonomisine de yöneldiği “Umberto D.(1952)” ;
Roberto Rosselini’nin yönettiği, savaş sonrası dönemi çarpıcı bir şekilde yansıtan, Edmund adlı bir çocuğun yaşam mücadelesini ve yanlış yönlendirilmesini anlatan, Almanya’nın savaş sonrası ortamını sanki bir karaktermişçesine inceleyen “Germany, Year Zero(1948)” ve belgesel nitelik de taşıyan Rosselini ve Sergio Amidei’nin günlük notlarından hazırlanan, savaş dönemi filmi “Rome, Open City(1945)” ;
Senaryosunu Cesare Zavattini’nin yazdığı, Vittorio De Sica’nın yönettiği, akımın öncül filmlerinden, işsizliğin toplum üzerindeki etkisini anlatan, bir bisikletin çalınmasından sonra onu arayarak bütün şehri gezdiğimiz “Bicycle Thieves(1948)”i izleyeceğiz.
Sinem MUŞLU