Korku, canlı varlıkların (görünen veya görünmeyen) algıladığı, tasarladığı, imgelediği; tehlikeli, tehdit dolu; kişi, nesne, olay karşısında gösterdiği doğal, evrensel, duygulanım durumu, ruhsal bir tepkidir.
DoÄŸuÅŸu sinemanın doÄŸuÅŸuyla eÅŸ zamanlı sayılabilecek korku janrı, korkunun temel unsuru olan “tehlikeli bir uyaran”ı filmlere nasıl yerleÅŸtireceÄŸinin yollarını aramış ve “korkutma teknikleri” geliÅŸtirmiÅŸtir. Bu teknikler, insanın en ilkel duyularına seslenen jump scare, deforme beden kullanımı gibi teknikler olabileceÄŸi gibi; psikoloji biliminden daha incelikli yararlanılmış teknikler de olabiliyor.
60’larda en güçlü örneklerini veren Japon korku sineması, korku janrında yaygın kullanılan birinci tip teknikler yerine ikinci tipi seçmiÅŸ ve korku sinemasında kendine deÄŸerli bir yer edinebilmiÅŸtir.
Bunun yanında Japon korku sinemasının edindiği özgün yerin nedenlerinden biri ,belki de en önemlisi, hikayelerini japon kültürüne ve tarihine dayandırmasıdır.
“Kwaidan” adıyla anılan japon folklorik korku hikayeleri filmlerin temelini oluÅŸturuyor. Bu hikayelerin baÅŸ kahramanları Yokailer (öldükten sonra dünyayla hesabını bitirmemiÅŸ insan ruhları), Hristiyan ve İslam kültüründeki benzerleri ruh ve cinlerin aksine variyetlerini, din temelli ve insan harici bir varlıktan deÄŸil bizzat insanlardan alıyor. Böylece bu fantastik filmlerde korku unsuru “dış alemden varlıklar” deÄŸil, insanın çetrefilli doÄŸası oluyor.
JAPON KORKU KLASİKLERİ HAFTASI (2-5 MART)
