Türkiye Sineması’nın en önemli yönetmenlerinden bir tanesi olan Ömer Kavur, Fransa’da sinema eÄŸitimi aldıktan sonra Türkiye’ye dönerek Refik Halit Karay’ın aynı adlı hikâyesinden uyarladığı Yatık Emine (1974) adlı filmiyle sinema kariyerine baÅŸlamıştır. Kariyerinin önemli bir kısmına denk gelen ve ülke sinemasının YeÅŸilçam estetiÄŸi hâkimiyetinde olduÄŸu dönemdeki Kavur’un sineması için YeÅŸilçam’ın kıyısında bir sinema denilebilir. Türkiye Sineması’nın en önemli filmleri arasında gösterilen, Yusuf Atılgan’ın aynı adlı romanından uyarladığı Anayurt Oteli (1987) filmografisinin en öne çıkan filmidir.
 
Filmografisine baktığımızda ilk gözümüze çarpan, filmlerinin önemli bir kısmının senaryosunda dönemin önemli yazarlarının olmasıdır (Selim İleri, Füruzan, Orhan Pamuk). 1991 yılında Antrakt Dergisi’nde kendisiyle yapılmış bir röportajda “İlk filminiz “Yatık Emine”den baÅŸlayarak “Gizli Yüz”e varana dek Ömer Kavur sinemasında iÅŸlenen ortak temalara deÄŸinebilir misiniz?” sorusuna verdiÄŸi cevap filmlerinin birçoÄŸunun etrafında dolaÅŸtığı temaları açıklar:
Birçok filmimde ortak temalar vardır. Bu doÄŸrudur. Bazılarında yolculuk ortak temadır. BirçoÄŸunda, hemen hemen hepsinde yalnızlık ortak temadır.Yine birçoÄŸunda iletiÅŸimsizlik, ya da iletiÅŸim zorluÄŸu ile yabancılık temaları ortak olarak kendini göstermektedir. Biraz da marjinal, yitmiÅŸ karakterler üzerinde durmaya çalışıyorum ve birçok filmlerimde de bunun örneklerini görmek mümkündür.
Daha çok kahramanların iç dünyasından yola çıkarak, yani psikolojik bir tanımlama yaparak, bir çevreyi, topluma yönelik düÅŸünceleri belirtmeye çalışıyorum.
 
Günümüz Türkiye Sineması üzerinde görebileceÄŸimiz etkisiyle; 12 Eylül Darbesi’nin hemen öncesinde ve sonrasında çektiÄŸi, dönemin Türkiye’sinden bir parça yansıtan filmleriyle (Yusuf ile Kenan; Ah Güzel İstanbul, Kırık Bir AÅŸk Hikayesi); filmlerinde yarattığı atmosfer bakımından Türkiye Sineması’nda pek benzeri bulunamayacak olan Ömer Kavur, ülke sinemasının önemli ve biraz da geride kalmış isimlerinden.