Filmlerin neden bu kadar önemli olduÄŸuyla ilgili bir teorim var millet beri gelin. Biz ÅŸimdi 21. yüzyılın insanlarıyız; biz modern çağın hızına kapılmış, duygularımızın hislerimizin düÅŸüncelerimizin birçoÄŸunu ardımızda bırakmış budalalarız. Ama en nihayetinde yine insanız. Özümüzde var olan bin bir çeÅŸit duygunun yokluÄŸunu fark ediyor bununla birlikte nedenini anlayamadığımız bir tatminsizlik hissediyoruz. İhtiyacımızı bir ÅŸekilde gidermemiz gerekiyor ki ‘büyük hüznün’ içinde kaybolmayalım! Ara sıra da olsa özümüzdeki duygulardan tatma fırsatı yakalayalım istiyoruz. Gelgelelim ortalama bir insan ömrünü düÅŸünüp buna zamanın ne kadar hızlı ve yoÄŸun aktığını eklediÄŸimizde sözünü ettiÄŸimiz o duyguları hissedebilecek kadar tecrübeye sahip olamayacağımızı bilmenin depresifliÄŸini yaşıyoruz. Hırçınca bir aÅŸka çılgın bir dostluÄŸa gizemli bir yolculuÄŸa komik bir aileye acı bir ölüme travmatik bir kazaya eÄŸlenceli bir rekabete bunun gibi birçok kombinasyonu mevcut bu tecrübelere nasıl ayak uydurabilir nasıl hepsini birden yaÅŸayabilir ve nihayetinde nasıl bütün duygulara eriÅŸebiliriz ki.
İşte filmler burada devreye giriyor. Senin için koca bir ekip bir durum bir olgu bir kurgu bir senaryo üzerinde kafa yoruyor ve sana ‘konsantre bir doyum’ yaÅŸatıyor. İşte bu yüzden her film ayrı bir duygu ayrı bir tecrübedir ve hepsinin tadını son demine kadar çıkartmaya bakmalıyız a dostlarım 🙂