Merhaba, her bulunduÄŸumuz ortamda gerekliliÄŸinin gereksizliÄŸinden daha çok tartışılması gereken ÅŸeyler vardır. İşte bu blogdaki yazılardan hangisi ‘yine o tip’ diye aramanıza gerek bırakmadan ben buradayım diyen bir yazı ile selamlıyorum sizleri.
Zaten konuÅŸabilen resimlerin dili, sinema kulübünün OÄŸuz Haksever’i, sesli yığınların sesi olacağım yazımda, zaten çok durmaya da niyetim yok iki lakırdı edip gidicem valla.
Efendim peyintle oynanmışlığı muayin bu resim buraya neden çıktı, niçin çıktı, nasıl çıktı sorularını cevaplandıracağım yazıma resmin 1952 yapımı Viva Zapata filminden bir alıntı olduÄŸunu söyleyerek nihayetinde baÅŸlıyorum.
Film 1910 öncesinde fırtınalar estiren meksikalı diktatör porfirio diazın devrilmesini ve yerine kurulacak sistem arayışlarında lider Emiliano Zapata’nın çırpınışlarını yine Zapata ve kardeÅŸi Eufimeio Zapata üzerinden anlatıyor.
Resimdeki kurban olasıca bıyıklara sahip karizmatik Zapata kardeÅŸimizi canlandıran, ileride Corleone ailesini baÅŸarıyla yönetecek olan Marlon Brando’dan baÅŸkası deÄŸil. Ağır alkolik ve zampara tutumuyla resimde görülen halkın Zapata’ya gelmesine sebep olan kardeÅŸ Zapata rolünde ise Anthony Quinn var.
Derdim ise ne size filmi anlatmak ne de oyuncu tanıtmak, derdim bu karede Marlon abimizin neden böyle baktığıyle alakalı. Abimiz endiÅŸeli bakışlar içerisinde, geçmiÅŸi hatırlamak bazen bize endiÅŸe verir, Zapata’da tam olarak bu endiÅŸeyi yaşıyor. Zapata filmin henüz başında diaz tarafından son tabirle “fiÅŸlenme”sine sebep olan asi, haklının yanında ve doÄŸru yolun sonunda ölüm olsa gidecek cesarete sahip bir karakter. Ona baÅŸlattığı ayaklanmada halk desteÄŸi kazandıran da, ayaklanmanın zafere dönüÅŸmesini saÄŸlayan da zaten bu doÄŸruya duyduÄŸu meyil. Tıpkı üstteki resimde yuvarlak içine aldığım Hernandez gibi o da diazın karşısına çıkmaya ve haklı gördüÄŸünü anlatmaya cesaret edebilmiÅŸti. Fakat zaferin sonunda Zapata, diazı son gördüÄŸü masada tıpkı onun gibi kalemiyle kâğıttaki birkaç ismi çiziktirirken buluyordu kendini. GeçmiÅŸi hatırlamak insanın canını yakıyor dedim ya iÅŸte. Filmde anlatılmıyor ama kim bilir Hernandez’e son kez baktığında kendini görüyordu belki Zapata. Hiç bakmadığı yüzünü ise diaz ile özdeÅŸleÅŸtirmiÅŸti belki. Derinlere indiÄŸimizde görüyoruz ki orada diaza karşı duran gencin derdi gerçekten sadece anlattığından ibaretti, kendini hayal etmediÄŸi bir yerde bulmuÅŸtu ve bulunduÄŸu konum saÄŸlıklı düÅŸünmesini engelliyordu, hiç ait olmadığı bi’ yerde olmak zorundaydı. İşte bunu tamda o kâğıdı çiziktirirken fark ediyordu Zapata, gözlerindeki endiÅŸe bu yüzden, canının yanması ise geçmiÅŸte kendine yapılanı yaparken, kendini yakalamasından sebep.
Zapata’nın kendini bu halde bulmasının tek açıklaması kendini orada görmemesi deÄŸil tabii ki, kimse kimsenin yerinde olmadan göremiyor bazı ÅŸeyleri ve hayat bazen o kadar çözülemez ki, hiç yapmam dediklerini yapabiliyor insan. Bulunulan her konum kendi önceliklerini ve ÅŸartlarını dayatıyor insana ve insan doÄŸada en hızlı uyum sürecini geçiren hayvan olarak devam ediyor hayatına. Karakter ise dik tutan tek ÅŸey insanı ve kendi için doÄŸru olanı seçebilmenin tek ÅŸartı. Ve bu ÅŸart Zapata’nın deyim yerindeyse ham maddesi, farkındalığına vardığı sorunlara müdahale edebilecek cesareti ise onun tuzu biberi. Ve Zapata birçok insana ilham verecek ve yine cesareti olan insanların giriÅŸebileceÄŸi bir çözüm buluyor kendine. Zaten yazımda bu konuyu seçmeme sebepte verdiÄŸi ilhamdır.
Ama sizi yanlış bir beklentiye götürmek istemem, çözüm bu sayfada yazmıyor, yalnızca filmde izleniyor…